Patronla Mücadele Çiçekçi Tezgâhında

Sanatçı Ekin Anıl, Kadıköy’deki bir çiçek tezgâhını, ‘Patron’ adlı sergisi için bir sanat mekânına dönüştürüyor. Anıl, “Benim için ‘patron’ kavramı bir kişiyi değil, bir yapıyı, bir iktidar biçimini temsil ediyor” diyor.

Sanat Yayın: 13 Haziran 2025 - Cuma - Güncelleme: 13.06.2025 01:11:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
181 okunma
Google News

Sanatçı Ekin Anıl, Kadıköy’deki bir çiçek tezgâhını, ‘Patron’ adlı sergisi için bir sanat mekânına dönüştürüyor. Anıl, “Benim için ‘patron’ kavramı bir kişiyi değil, bir yapıyı, bir iktidar biçimini temsil ediyor” diyor.

Sergi deyince akla galeri ya da müze duvarlarına asılmış resimlerin, zemine yerleştirilmiş objelerin ya da tavandan asılmış fotoğrafların gelmesi çok olağan. Ama rengârenk ve çeşit çeşit çiçeklerinin önünden geçtiğimiz bir çiçekçi tezgâhının sergi mekânına dönüşmesi gibi sıra dışı bir fikir nasıl karşılanırdı sanatseverler tarafından, düşündünüz mü? Ressam Ekin Anıl işte bu olağan dışı eyleme girişiyor ve Kadıköy Bağdat Caddesi’nde 40 yıldır çiçek satan Fatma ve Erhan Yüksekova’nın çiçekçi tezgâhını pop-up sergisi ‘Patron’ için bir sergi mekânına çeviriyor.

Anıl’ın bağımsız girişimiyle yaşama geçirdiği sergi, sanatın gerçek patronunun kim ya da kimler olduğunu tartışmaya açıyor. Üretim pratiklerindeki ilişkileri irdeleyip bir çiçekçi tezgâhı üzerinden yerleşik sanat anlayışına kafa tutuyor. 14 Haziran Cumartesi günü, Selamiçeşme No: 163’te saat 17.00-21.00 arasında yalnızca bir kez izleyiciyle buluşacak avangart sergisini Ekin Anıl ile konuştuk.

 

Ekin Anıl

‘Patron’ alışılmışın dışında bir konseptte sanat dünyasındaki yerini alacak? Neden bir çiçekçi tezgâhı

Seçme hakkı olan herkes patronunu kendi seçebilmeli, ben de bu sergi için patronumu Fatoş abla ve Erhan ağabey olarak belirledim. Ne iş yaparsanız yapın bir patronunuz var ve yarattığınız tüm katma değere ortak. Buna sanat kurumları, galeriler ile ülkeyi ve kurumlarını yönetme görevi verdiğimiz makamlar da dâhil. Her şeyimi ortaya koyarak ürettiğim maddi veya manevi çıktıları paylaşacağım patronumu kendim seçmek istedim.

“Bu sergide galeri patronları yok” diyorsunuz. Sanatçıların eserlerini sergilemeleri konusunda galerilere mecbur bırakıldıklarını düşünüp buna “Dur” demek mi amacınız?

Düzen öyle ustaca kurulmuş ki o ekosistemin dışına adım attığınız anda hem neye mecbur bırakıldığınızı hem de ne ile mücadele etmeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Amacım bir sanatçı olarak yaptığım işte ortağımı/patronumu seçebileceğimi göstermek ve bir yurttaş olarak seçtiğim kişiler tarafından yönetilen bir ülkede yaşama arzumu yüksek sesle söylemek.

SANAT KAMUSAL BİR MESELE

Galeriler ve patronları günümüz sanat üretiminde hangi noktada duruyorlar?

Galeriler, galeristler veya patronlar, sanat üretiminin yönünü, ritmini ve hatta içeriğini ciddi biçimde etkileyebiliyor veya bazen belirleyebiliyorlar. “Bu durum her zaman olumsuzdur” diyemeyiz; kimi zaman destekleyici ve yapıcı bir iş birliğine dönüşen ilişkiler de geliştirilebiliyor. Ama öte yandan, sanatçının yaratım sürecinin merkezinde olması gerekirken, üretimin rotasını piyasa dinamikleri, satış beklentileri ya da görünürlük politikaları belirliyor. Bu da sanatçının ifade alanını daraltıyor.

Benim için sanat, öncelikle kamusal bir mesele ve kişisel bir ifade biçimi. Bu yüzden sergiyle tam da bu iktidar ilişkilerini görünür kılmak, sanatın yalnızca galeri duvarlarında değil, sokakta, çiçekçide, mahallede de var olabileceğini ve bunu yaparken patronumu kendim seçebileceğimi veya patronsuzlaştırdığım bir alan yaratabileceğimi göstermek istedim. Çünkü sanatın değerini belirleyen yalnızca alıcı, koleksiyoner ya da galeri olmamalı. Sanatın üreticisi olarak, bizim de söz hakkımız var.

Çıkış noktanız bir ya da birden çok galeristle yaşadığınız sıkıntılı anlar mı?

Hem evet hem de hayır. Kendi galeri deneyimim bu fikrin çıkış noktası, evet ama ben kendi bulunduğum noktadan daha geniş bir evrene, seçme hakkı olan kişi veya kitlenin kendi seçtiği kişiler ile güç ilişkisi içinde kalması için çabalanması gerektiği fikrine işaret ediyorum.

Peki sizce sanatın patronu kim?

Bu çok katmanlı soruyu sorarken aklımda hep şu var; futbol gibi sanat da yalnızca sanat değildir. Bu alandaki erk ilişkileri de bence -ve çılgınca uzağında durmama rağmen- futboldakine çok benziyor. Sahada kim oynuyor, tribünde kim oturuyor, yayını kim yapıyor, kuralları kim koyuyor, parayı kim veriyor, kimin sesi duyuluyor? Tüm bunlar sanat alanında da geçerli sorular.

Sorunuz tam da bu yüzden açık uçlu; cevabı tek değil. Patron bazen görünür: bir koleksiyoner, bir galeri sahibi, bir sponsor, bir müze. Ama çoğu zaman çok daha yaygın ve görünmez biçimlerde karşımıza çıkıyor: sosyal medya algoritmaları, piyasa beklentileri, sansür mekanizmaları, hatta sanatçının kendi içindeki ses ya da kaygı.

Benim için ‘patron’ kavramı yalnızca bir kişiyi değil, bir yapıyı, bir iktidar biçimini temsil ediyor. Sanatçılar bu yapıyla bazen iş birliği içinde, bazen ona karşı, bazen de onun dışında üretmeye çalışıyor. Sergiyle bu güç ilişkilerini görünür kılmak, sorguya açmak istedim. İzleyici açısından da çok güçlü bir soru olduğuna inanıyorum çünkü bugün herkesin bir patronu var.

DAYANIŞMAYA HEP AÇIKLAR

Fatma ve Erhan Yüksekova çifti 40 yıldır çiçekçilik yapıyor. Tezgâhlarını Ekin Anıl için bir sergi alanına çevirdikleri için ulaştığımız çift BirGün’e konuştu. Fatma Yüksekova, sanata ve emeğe saygı duydukları için Anıl’ı desteklemek istediklerini ifade ederken Erhan Yüksekova ise “Onun adına çok sevindim. Bize de faydası oldu. Bizi destekliyor” dedi. Ekin Anıl ise şu sözleri kaydediyor: “2 yıl önce Fatoş ablayı resimlemiş ve ona hediye etmiştim. Çok sevmiş ve birkaç gün tezgâhta tutmuşlardı. Gelen geçen sormuş, hoşlarına gitmişti. Bu yıl ekonomik krizin etkisiyle işler durma noktasına gelince Erhan abiden teklif geldi, ben de kabul ettim ama bunun bir sergiye dönüşeceğini hesap etmemişlerdi tabii. Sergi fikrini hiç yadırgamadılar; dayanışmaya çok açık oldular hep.

Kaynak : BİRGÜN.NET

 
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.